sudo apt-get install tasksel
sudo tasksel (buradan lamp server seçilir ve kurulur)
sudo apt-get install phpmyadmin
Birtan YILDIZ 28 Mayıs 2012
sudo apt-get install tasksel
sudo tasksel (buradan lamp server seçilir ve kurulur)
sudo apt-get install phpmyadmin
Birtan YILDIZ 28 Mayıs 2012
Ali E. İMREK 10 Mayıs 2012
Posted In: internet, lkd_gezegen, Özgürlük için
Nermin Canik 5 Mayıs 2012
Posted In: GLFS
Blogumu RSS’den takip edenler muhtemelen değişimi görmemiştir (RSS’deki bozukluk dışında). Bundan iki ay önce Dreamhost sunucuların genelini etkileyen bir saldırı sonucunda hasar gördü. Merak edenler için: Dreamhost Sites Hacked. Sabah kalktığımda bu manzara ile karşılaştığımda artık Wordpress’i terketmenin zamanı geldiğini anlamıştım.
Wordpress artık işimi görmemeye başlamıştı. Her ay güncellenmesi, durmadan ihtiyacımın olmadığı özellikleri eklemesi, güvenlik açıkların artması, her geçen gün daha da hantalaşması,vs.. Uzun zamandır bu hantal yapıdan kurtulmayı düşünüyordum. Çünkü Wordpress benim için sadece basit bir blog arayüzünden fazlası değildir. Sunduğu özellikler böyle bir açık kaynak kodlu proje için muazzam olsa da benim için gereksiz bir yükten başka bir şey değildi. Yukarıda anlatığım durum gerçekleşince ben de soluğu Jekyll‘de buldum.
Jekyll statik site üreticisi diye geçiyor. Bunu biraz daha açayım. Jekyll, Ruby ile yazılmış bir uygulama. Belli bir sisteme, şablona göre bir klasör oluşturup içindeki dizinleri oluşturuyorsunuz. Örneğin benim klasörümdeki dizinler şu şekilde:
Yukarıdaki klasörler oluştuktan sonra bu dizin içinde şu komutu çalıştırıyoruz:
# jekyll --safe
Jekyll, yukarıdaki dizini tarıyor ve sonunda _site
diye bir klasör oluşturuyor(yukarıdaki resimde yer almıyor, ona sonra değineceğim). Bundan sonra sizin tek yapmanız gereken herhangi bir tarayıcı ile bu _site
altındaki index.html
dosyasını açmak. Aslında tüm blogunuz ve içeriği _site
klasörü içinde oluşmuş ve herhangi bir websunucu üzerinde (Apache,vs..) yayınlamaya hazır duruyor. Hepsi bu kadar. Herhangi bir veritabanı, kurulum,vs.. gibi adımlar yok. Jekyll’in güzel ve beni cezbeden yönlerinden biri bu.
Jekyll’de yazılarınızı Markdown veya [Textile](http://en.wikipedia.org/wiki/Textile_(markup_language) formatlarında yazabilirsiniz. Böyle olunca hem daha rahat ve hızlı bir şekilde yazabildiğiniz gibi, Vim, Emacs gibi metin düzenleyiciler ile de değiştirebilirsiniz (Jekyll’in bir güzel yani daha).
Bu yazıları da _post dizini altına yerleştiriyorsunuz. Peki bunun nasıl göründüğünü, yani çıktısını nasıl göreceksiniz? Yukarıda bahsettiğim gibi _site
klasörü aslında bizim blogumuzun birebir çıktısı oluyor. Tek yapmanız gereken bir web tarayıcı ile bunu açmanız. Jekyll bir adım daha öte gidip size bir kolaylık sunuyor. --server
parametresi ile çalıştırdığımızda
# jekyll --server
yerel bir sunucu oluşturuyor ve bize _site
içeriğini sunmaya başlıyor(yerelde 4000 port numarasında). Yerelde doğrudan locahost:4000 portundan inceleyebilirsiniz sitenizi.
Örneğin ben genellikle tmux’da iki tane yan yana pencere açıyorum, birinde Jekyll sunucusu çalışıyor bir yanda da Vim açık şekilde yazımı yazıyorum. Vim’de ne zaman yazımı kaydetsem Jekyll bana son halini sunuyor:
Burada çeşitli seçenekler var. Aklıma gelen iki tanesi şu şekilde:
Yerelinizde oluşan _site
klasörünü satın aldığınız bir sunucuya yüklemek. Tabi her seferinde tüm _site
klasörünü yüklememiniz tavsiye edilir. Bunun yerine ya bir betik yazıp sadece değişiklikleri sunucunuza yüklersiniz (web jargonunda deploy derler). Bunun için Google’da Jekyll Deployment diye aratırsanız insanların çeşitli betikler, çözümler sunduğunu göreceksiniz.
Ya da Github’in Github Pages özelliğini kullanacaksınız (ben bu şekilde kullanıyorum). Github’ın Jekyll desteği var ve size özel subdomain veriyorlar. Ayrıca CNAME özelliği sayesinde satın aldığınız bir domain ismini de buraya yönlendirebiliyorsunuz. Mesela blog.arsln.org adresi farslan.github.com adresini işaret ediyor(bu yüzden github linkine tıklarsanız kişisel siteme yönlendirileceksiniz). Github’daki en güzel özellik doğrudan Jekyll desteği olmasıdır. Yani siz normal bir git deposu açıyorsunuz, yukarıdaki resimdeki gibi bir Jekyll klasör şablonu oluşturuyorsunuz ve gerisini github’a bırakıyorsunuz. Depoyu oluşturduktan sonra depda her değişiklikte (commit
) github otomatik olarak jekyll --safe
komutunu çalıştırıp _site klasörünü oluşturuyor.
Geldik en can alıcı noktaya. Yukarıdaki anlatıklarım ile ilgili sorunun yoksa ve ben bu işi yaparım diyorsanız bundan sonrası kolay. Burada asıl konu Jekyll Nedir sorusuna bir cevap bulmaktı. Yani muhtemelen Jekyll’e geçmek istediniz ama bir türlü işlerin nasıl yürüdüğünü anlamadınız. Yukarıdaki anlatıklarım umarım bu konuda yardımcı olmuştur. Bundan sonra yapmanız gerekenler şunlar:
Sıfırdan bir blog başlamayı düşünüyoranız başta Jekyll’i yerel makinenize kurmalısınız(bu her koşulda yapılmalı). Jekyyl ana sayfasındaki kurulum notlarına bakabilirsiniz.
Jekyll’i kurduktan sonra Jekyll’in klasör yapısını ve anlamına bakabilirsiniz.
Jekyll’in altyapısı ve işlevini öğrendikten sonra asıl mesele olan kendi blogunuzu oluşturmaya geldi. Jekyll’de güzel olan kısım ise, bir uygulumanın kaynak koduna bakar gibi blog sitelerin kodlarına bakıp değiştrebilmenizdir. Bu konuda bir süre site var. Örneğin şurada bir çok kullanıcın Jekyll ile yapılmış sitelerini ve kaynak kodlarını görebilirsiniz: Jekyll kullanıcı siteleri. İsterseniz benim Github’daki bloguma da bakabilirsiniz: farslan.github.com
Wordpress’iniz varsa ve geçmeyi düşünüyorsunuz Wordpress to Jekyll aramasını yapıp bununla ilgili belgelere bakabilirsiniz.
Markdown veya [Textile](http://en.wikipedia.org/wiki/Textile_(markup_language) öğrenebilirsiniz.
Jekyll’de RSS’den tuttun da yorumlara kadar her şeyi kendiniz yerleştirmeniz gerekiyor. Hatta anasayfa’da üç/dört/beş tane yazı çıkmasını sağlamak bile sizin göreviniz. Sitenin tasarımı, Jekyll konfigurasyonları, eklentileri (örneğin kod renklendirmeleri), gibi bir çok konuyu baştan veya başkalarının şablonlarına bakıp oluşturmanız gerekiyor. Yukarıda verdiğim bağlantılar bu konuda size bir önayak olacaktır.
Bu blogun okuyucusu iseniz muhtemelen bu tarz şeyler sizin için sorun oluşmayacak, ama Wordpress’i basit işler için kullanıyorsanız, Vim’in, Terminal’in yanınından bile geçmediyseniz ve şu ana kadar anlatıklarım ile ilgili soru işaretleriniz oluştuysa elinizi bile vumayın. Çünkü Jekyll terminal, shell, geliştirme gibi konularda aşınalık ve bilgi istiyor. Yani daha doğrusu Jekyll ile uğraşmak istiyor ve kullanmak istiyorsanız bu bilgiler şart.
Benim açımdan en güzel yani Github’da hiç bir derdim olmadan kullanabilmek. Blogda kullanacağım resimleri kişisel hostumda tutuyorum. Yorumlarımı da şahane bir yorum hizmeti olan Disqus ile yönetiyorum. Diğer kalan tüm işlerim github üzerinde olduğu için çok hızlı ve sorunsuz bir altaypıya sahip oluyorum (hız konusu gibi).
Bunun dışında yazılarımı Vim ile yazıp, yerelimde istediğim tarayıcıda sitemi anında görebilmek ve yazıyı oluşturduktan sonra basit bir git push origin master
ile konsoldan github’a yollamak paha biçilmez bir deneyim sunuyor bana. Benim gibi işlerinizin çoğunu konsol üzerinden yapıyorsanız, vim/emacs kullanmayı seviyorsanız, git hastası iseniz Jekyll tam biçilmiş kaftan.
Yorum kısmında yazı ile ilgili düşünceleri ve önerilerinizi yazabilir, aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.
Fatih Arslan 1 Mayıs 2012